Arkasını yaslamış dikmen taşına
Karşısından seküler çırdak bayırı
Eteğine serilmiş kelkitin kolu
Nede heybetli duruyor karaağaç köyü
Karaagaçta yine buzlar eridi
Tarlalar traktör sesleriyle şenlendi
Bahar geldi her taraf yeşerdi
Bahçeler ekildi tütünler dikildi
Irmak boyu yemyeşil bahçeler bağlar
Tütünlere hastalık vurmuş köylüler ağlar
Kör gözeyi mesken tutmuş kazlar
Evin önünde oturmuş çeyiz hazırlar kızlar
Karaağacın insanı geçim için çalışmalı
Arpa buğday yetişmiş sarı sarı
Başaklardan bire on almalı
Köylünün ambarı dolup taşmalı
Yaz geldi arpalar yanıyor
Ağalar yine evlat yolu bekliyor
Ekinler biçiliyor harman çıkıyor
Son baharın gelişi belli oluyor
Analar bacılar buğday yıkıyor
Bacaya sermişler buğday kuruyor
Serçeler bundan nasibini alıyor
İbraham ağa serçeleri kovalıyor
Köyümün odunu sazlık ve alıç dalı
Arılar alır çiçekten balı
Bizim tatilimiz pazar değil salı
İşte bu köy bizim köyümüz
Hayvanları otlattığım bayırı
Çelik çomak oynadığım bozkırları
Tor lastiklerini delip araba yapmayı
Çengelli davar köpeklerini özledim
Gurbetteyim özledim köyümü
Fırın kurusu sac ekmeğini
Anamın kömbesini yayık ayranını
Özledim be balcık camurunu
Öksürük taşı heybetle kaleye bakar
İkisinin arasında ş.karahısar yatar
Köyüne topragına hasret kalanlar
Mustafa nın şiirlerin bakar.