DERS ALINACAK BİR EŞEK HİKAYESİ
Günlerden bir gün, köylerden birinde, bir adamın eşeği kör kuyulardan birinin
içine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer diye sormayın. Eşek bu, düşmüş
işte.
Hayvancık saatlerce acı içinde kıvranmış, anırmış, sesini duyurmaya
çalışmış. Derken eşeğin sahibi gelmiş kuyunun başına.
Bakmış zavallı eşek
kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik de yaralı. Bir hal çaresi
düşünürken bir koşu gidip köylüleri yardıma çağırmak gelmiş aklına.
Ne
yapsak, ne etsek de şu eşeği kuyudan çıkarsak derken, bakmışlar ki hayvan zaten
yaralı, belki de kırık çıkığı da var, çok acı çektiği de belli, artık kurtarılsa
da işe yaramaz düşüncesiyle çıkarmaktan vazgeçmişler ve üzerini toprakla
doldurmaya karar vermişler. Herkes eline geçirebildiği ne varsa başlamışlar
kuyuyu toprakla doldurmaya.
Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları her
seferinde silkinerek üzerinden atmış. Onlar yukarıdan atmış, eşek silkelenerek
her defasında toprağı altına almış.
Derken, ayaklarının altına aldığı toprak
sayesinde her defasında biraz daha yükselmiş ve giderek yukarıya çıkmaya
başlamış eşek. Köylüler de şaşırmışlar hayvanın giderek yükselmesine. Onlar
atmış eşek yükselmiş derken neticede hayvan yukarıya çıkmayı
başarmış.
Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Üstümüzü toz toprakla
örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla baş etmenin tek yolu sızlanmak değil,
düşünüp silkinmek ve kurtulmaktır. Aydınlığa bir adım daha yaklaşmaktır. Kör
kuyuda olsak bile!"